İçeriğe geç

Türkiye’de zorla çalıştırma sistemini kaldıran düzenleme nedir ?

Zorla Çalıştırmanın Kaldırıldığı Düzenleme Üzerine Sert Bir Bakış

Giriş

Zorla çalıştırma sadece kelime olarak ağırdır; bunu hâlâ sistematik‑şekilde yaşatan düzenlemeler ise bomba gibidir. Ülkemizde, bireyin iradesi dışında emeğinin sömürülmesi fikriyle hesaplaşmak isterken karşımıza çıkan hukuki düzenleme mi gerçekten bir zaferdir yoksa sembolik bir kıyafet değiştirme midir? Gelin birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 18  “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” hükmü üzerinden ve ILO 105 No’lu Zorla Çalıştırmanın Kaldırılması Sözleşmesi (Türkiye tarafından 1960’ta onaylanmış) ile ülkemizde zorla çalıştırma sistemini kaldırmayı hedefleyen düzenlemeyi ele alacağız. Bu sadece bir hukuk metni incelemesi değil; işçi, emekçi, sömürülen ve görünmez kılınan yüzlerin hikâyesidir.

Düzenlemenin Ne Olduğu

Türkiye’de zorla çalıştırma yasağı, Anayasa’nın 18. maddesinde yer almakta: “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” hükmü mevcuttur. ([avmehmetakifcelebi.com.tr][1])

Ayrıca, uluslararası düzeyde ILO 105 No’lu Sözleşme, 5 Haziran 1957 tarihinde kabul edilmiş ve Türkiye bu sözleşmeyi 14.12.1960 tarihli Kanun No 162 ile onaylamıştır. ([İş Sağlığı ve Güvenliği | Nig Akademi][2])

Yani hukuken bakıldığında, zorla çalıştırma‑angarya sistemine karşı hem iç hukukta hem uluslararası taahhütte düzenleme vardır.

Zayıf Noktalar ve Tartışmalı Hususlar

1. Hukuki Metin ile Gerçek Arasındaki Uçurum

Metinler şık; ancak sahada “rızası alınmadan çalıştırılma”, “borç karşılığı ücretsiz ya da düşük ücretli çalıştırma”, “işten çıkma ya da iş değiştirme hakkının fiilen elinden alınması” gibi uygulamalar hâlâ gündemde. ([WageIndicator Foundation][3]) Bu durumda şunu sormamız gerekir: Düzenleme var ama uygulanmıyor mu? Eğer uygulanmıyorsa, kazançlı taraf kim?

2. Angarya Tanımlamasındaki Muğlaklık

Anayasa’da “angarya” kelimesi geçiyor. Ancak angaryanın sınırı nedir, “zorla” kavramı neyi kapsar, işverenin baskısı, ekonomik zorunluluk altında çalıştırma, borç sömürüsü gibi pratikler müstakil olarak ne kadar düzenlenmiş? Uluslararası sözleşmelerde bu tanımlar daha net olsa da iç uygulamada hala tartışma konusu. Örneğin, ILO 29 No’lu Sözleşme’de “ceza tehdidi altında ve tam isteği olmadan mecbur edilen tüm iş veya hizmetler” şeklinde tanımlama vardır. ([İş Sağlığı ve Güvenliği | Nig Akademi][4])

3. Denetim Eksikliği ve Yaptırım Zaafları

Düzenleme var ama devreye giren denetim mekanizmaları ne kadar etkin? İşçilerin şikâyet edebilmesi, erişim kanalları, devletin ya da iş müfettişliğinin zamanında müdahale edebilmesi… Bu alanlarda ciddi eksikler bulunduğu söyleyebiliriz. Uygulama sadece “kanun var” diyerek geçiştirilemez.

4. Ekonomik Koşulların Baskısı

Zorla çalıştırma yalnızca fiziksel ceza tehdidiyle değil; “işsizim, ekmek parasına muhtacım, başka seçenek yok” gibi ekonomik zorunluluklarla da işliyor. Hukuk bunu tam kapsıyor mu? İşverenin “zorunluluğu” ne kadar takip ediliyor? Ekonomi krizinin, informal çalışmanın yoğun olduğu bir ülkede bu düzenlemenin nasıl işleyeceği büyük soru işareti.

5. Hukukun Ötesindeki Kültürel ve Yapısal Boyutlar

Zorla çalıştırma sadece hukuksal mesele değil: toplumsal normlar, işveren‑işçi ilişkisi, güç dengesi, kayıt dışılık gibi yapısal sorunlarla da bağlantılı. Hukuk metni bunlara tek başına çare olamaz. Bu yüzden düzenleme bir başlangıç ama “sistemsel sömürü mekanizmasını kırdık” demek için henüz erken.

Sonuç ve Provokatif Sorular

Zorla çalıştırma sistemini kaldırmayı hedefleyen düzenleme teoride güçlüdür: Anayasa’da net hüküm, uluslararası sözleşme ile bağlayıcılık… Ancak uygulamada hâlâ gölgede kalmış alanlar var. Hukukun devreye girmesi, işçilerin gerçekten özgür çalışması ve angarya‑zorla çalıştırmanın kökünün kazınması için ciddi bir irade ve denetim gereklidir.

Sizce:

Hukuk metni tek başına yeterli mi? Yoksa “uygulama” kısmı hâlâ reform bekliyor mu?

Ekonomik baskı altında bırakılan işçinin rızası ne kadar gerçek olabilir? Bu durumda “zorla değil rızasıyla” çalıştırma iddiaları ne kadar geçerli?

Denetimsiz bir hukuk düzenlemesi söylemlerde kalmaya mahkûm mu?

Sizce devlet ve işveren birlikte mi hareket ediyor yoksa işçinin özgürlüğü gerçekten korunuyor mu?

Bu soruları sormak, ölçülebilir sonuçlar üretmek açısından önemlidir. Düzenleme var ama “işe yarıyor mu?” sorusunun yanıtı hâlâ belirsiz.

[1]: https://www.avmehmetakifcelebi.com.tr/turkiye-cumhuriyeti-anayasasi/zorla-calistirma-yasagi/?utm_source=chatgpt.com “Zorla Çalıştırma Yasağı – Çelebi Hukuk ve Danışmanlık – Trabzon Avukat”

[2]: https://nedenisguvenligi.com/ilo-105-nolu-zorla-calistirmanin-kaldirilmasi-sozlesmesi/?utm_source=chatgpt.com “ILO 105 Nolu Zorla Çalıştırmanın Kaldırılması Sözleşmesi”

[3]: https://maascetveli.org/is-kanunu/is-yerinde-adil-muamele/zorla-calistirma?utm_source=chatgpt.com “Zorla / Cebri Çalıştırma – Türkiye – Maascetveli.org – Maascetveli.org”

[4]: https://nedenisguvenligi.com/ilo-29-nolu-zorla-calistirma-sozlesmesi/?utm_source=chatgpt.com “ILO 29 Nolu Zorla Çalıştırma Sözleşmesi – nedenisguvenligi.com”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper yeni giriş