Çekimsel Biçimbilim Nedir? Düşüncelerinizi Kırmadan Cevaplıyorum
İzmir’de yaşıyorum, 25 yaşındayım ve arkadaş grubumda espri yapmayı seviyorum. Ama bir yandan da her şeyin üzerine fazla düşüyorum, her konuda bir derinlik arıyorum. Bazen arkadaşlarımın “Hadi ya, bu kadar mı düşünüyorsun her şeyi?” diye takıldığını duyuyorum. Gerçekten de öyle, bazen küçük bir konu üzerinde saatlerce kafa patlatabiliyorum. Bir gün “Çekimsel biçimbilim nedir?” diye sormaya karar verdim, çünkü bu kelime bir şekilde kafama takılmıştı ve cevabını öğrenmeden rahat edemezdim. Hadi, gelin siz de benimle birlikte bu serüvene çıkın!
Bir Dilbilimci Olsam da, Herkes Çekimsel Biçimbilimi Anlamaz
Öncelikle şunu itiraf edeyim: Dilbilimle ilgili her şey bende bir karışıklık yaratıyor. Çekimsel biçimbilim nedir, dendiğinde ilk başta bana ilginç bir konu gibi gelmişti. Ama sonrasında bir düşündüm, “Ya, bu konuyu açıklayabilen biri de var mı?” diye kendi kendime sordum. Hani bazen okulda bir konuyu anlamadığında, öğretmen ya da arkadaşların böyle derin bir bakışla sana bakıp, “Anlamadın mı?” dediklerinde insan utanır ya, işte o his. Neyse ki arkadaşlarım beni “Kültürlü takılmalarla” tanıyınca, bu konuda araştırma yapmaya başladım.
Çekimsel biçimbilim, dilin yapısal özelliklerini inceleyen bir alt dal. Yani bir kelimenin zamanla nasıl değiştiğini, bir fiilin nasıl çekimlendiğini, hâl, kip, kişi gibi eklerin kelimeyi nasıl dönüştürdüğünü anlatıyor. Bunu, “Türkçe’yi nasıl daha düzgün kullanabilirim?” diye düşünerek açıklamak, işte böyle olur. Çekimsel biçimbilim, aslında kelimelerin minik “gizli kahramanları” gibi. Mesela, “gelmek” fiilini alalım: “Geliyorum, geliyorsun, geliyordum” derken, aynı fiil birkaç farklı biçime giriyor. İşte bu değişim, tam da çekimsel biçimbilimin alanına giriyor.
Yalnızca Dil Mi? Bir Değişim Hikayesi
Şimdi, normalde bu konuyu gündelik dilde anlatmaya kalksam, arkadaşlarımın muhtemelen kafaları karışır. Bunu çok iyi biliyorum çünkü bir akşam arkadaşım Furkan’a “Hadi, bugün akşam yemeğine gidelim” dedim, o da “Yaa, neden her cümlende ‘hadi’ diyorsun?” dedi. Bunu ilk başta anlamadım, sonra fark ettim: Bizim gündelik dilde de benzer “çekimsel değişiklikler” oluyor! Bir kelimenin farklı biçimlerde kullanılma hali, neredeyse her gün çevremizde gördüğümüz bir şey. Bu, dilin sürekli olarak değişip dönüşen, biz farkında olmadan kullandığımız dinamik yapısının bir örneği.
Mesela ben, sürekli “O kadar da abartma ya!” dediğimde, bu bir anlamda dildeki “çekim” gibi bir şey: Yani anlam değişiyor ve bazen ben, “abartmak” fiilini başka bir seviyeye çekiyorum. Dil, burada hepimiz tarafından şekillendiriliyor, sürekli olarak “çekim” yapıyor! Eğlenceli değil mi? Ama bu gerçekten dilin doğal bir işleyişi ve bu işleyişin neredeyse her kelimede yaşandığını fark etmek, bir dilbilimci olmasam da beni hayrete düşürüyor.
Çekimsel Biçimbilim: Sadece Fiillerle Mi? Hayır, Her Şey Değişiyor!
Birçok insan çekimsel biçimbilim dendiğinde sadece fiillerin çekiminden bahsedildiğini sanır, ama aslında işin içinde daha fazlası var. Mesela, zamirler de bu değişime uğrar. Bir örnekle açıklayayım: “O, seninle gelirse” dediğimizde, orada bir değişim var. Yani “o” zamiri bir yere çekim yapıyor. Hâl, kip gibi faktörler, dilin şekil aldığı en önemli unsurlardan. Kimi zaman sadece fiil değil, kelimenin tamamen biçimi de değişebilir. Yani dil, her zaman birbirini takip eden bir çekimsel biçimbilim sürecinde oluyor. Tıpkı o sabah kahvaltısında ekmeği biraz fazla tost yapıp sonra arkadaşına “Abarttım, ne olur affet!” dediğimizde olduğu gibi. Tam olarak bir “çekim” yapılmış oluyor!
Günlük Hayattan Çekimsel Biçimbilim Sahnesi
Şimdi tam da bu noktada, dilin çekimsel biçimbilimi hakkında düşündüğümde, aklıma gelen komik bir sahneyi anlatayım: Bir akşam arkadaşlarım toplantıya gidiyordu, ben de “Ya, ben gelmeyeceğim ya” dedim. Bir arkadaşım, “Hadi, gel hadi, Çekimsel biçimbilimsel olma!” diye takıldı. Tabii ki hemen bunun üstüne bir espri patlatmak zorunda kaldım: “Yani, demek istediğin, ‘geliyorum, gelmeyeceğim, geleceğim’ gibi bir şey mi?” Gerçekten de dil böyle işliyor, arkadaşlarım bu küçük diyalogdan sonra hepimizde bir kahkaha patladı. Ama sonuçta dilin çekimsel biçimi hakkında bayağı derin bir tartışmaya da başlamış olduk! Yani günlük hayatta bile çekimsel biçimbilimle tanışmak bu kadar eğlenceli olabilir!
Çekimsel Biçimbilim, Sadece Dilin Yansıması mı?
Sonuçta, çekimsel biçimbilim bir dil olgusu olmanın ötesinde, insanların iletişim kurma biçimlerini, ilişkilerini de yansıtan bir şey. Çekim, sadece kelimenin fiziksel hali değil, anlam dünyasında da iz bırakan bir olgudur. İster kabul edin, ister etmeyin, bizler de aslında dilde sürekli çekimler yapıyoruz. Hatta bazen farkında olmadan, söylediğimiz bir kelime başka bir anlam taşıyabiliyor ve “çekimsel” bir dönüşüm yaratabiliyor.
Yani, bir gün “Çekimsel biçimbilim nedir?” diye düşündüğünüzde, artık sadece dilin kurallarıyla sınırlı olmadığını, hayatın kendisini de yansıtan bir kavram olduğunu hatırlayın. Hem dilin hem de hayatın sürekli evrildiği, küçük değişimlerle büyüdüğü bu dünyada, bizler de her gün kendi “çekimsel biçimbilimimizi” yaratıyoruz.